Murat Ali Tutar


Cruise Şirketlerinin IMO İle İmtihanı

Gemi kaynaklı zararlı gaz salınımının önlenmesi için IMO, 2023 yılı başı itibari ile ‘’Karbon Emisyonunu’’ düşürmek amaçlı bazı kararlara imza attı.


Bu kapsamda gemilerin ağırlık, seyir süreleri ve limanda bağlı iken jeneratörlerin harcadığı yakıtlar gibi doneleri baz alarak karbon emisyonunu hesaplamayı sağlayan CII ve EEXI(Enerji Verimliliği Endeksini) hesaplarını tüm gemiler için zorunlu hale getirdi.

Carbon Intensity Indicator(CII) nedir?

CII, bir geminin mallarını veya yolcularını salınan CO2 açısından ne kadar verimli taşıdığını ölçer. Daha açık bir ifadeyle CII, her deniz mili boyunca taşınan bir ton yük başına salınan CO2 gramıdır.

Bir geminin CII'sine bağlı olarak, karbon yoğunluğu A, B, C, D veya E (A'nın en iyi derece sayıldığı sistem) olarak derecelendirilecektir. Derecelendirme, bir üst majör, üst minör, orta, alt minör veya daha düşük bir performans seviyesini gösterir. Performans seviyesi, geminin enerji verimliliği yönetim planında (SEEMP) belirtilecek olan bir “uygunluk beyanına” kaydedilecektir.

İşin teknik tarafı böyle iken Cruise Gemileri hızlı yol alıp daha çok limanı gezmek uğruna fazla yakıt harcayıp limanda beklediği süreler boyunca jeneratörlerinin sürekli çalışması açısından gemi türleri arasında en fazla zararlı gaz emisyonu yayanlardandır.

Örnek olarak Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada Türkiye Kuşadası’nı ziyaret eden Cruise Gemilerinin yıllık sera gazı emisyonları ölçülmüş ve şaşırtıcı oranlara rastlanmıştır.

Kuşadası Limanı’na gelen kruvaziyer gemilerinin kalış süresi ortalama 10 saattir. Ortalama yılda,toplam 222 ton NOx, 8,5 ton SO2, 12.207 ton CO2,8,5 ton CO ve 15 ton PM salınmıştır.

Yine 2015 yılında yapılan araştırmaya o yıl için toplam 224 ton NOx, 8,5 ton SO2, 12.333 ton CO2, 8,5 ton CO ve 15 ton PM salınmıştır.

Şimdi birazda Cruise Gemilerinin zehirli gaz ve atık salınımı hakkında dünyada ne konuşuluyor ona bakalım.

GCaptain dergisi yazarı John Konrad 22 Temmuz 2023 tarihli yazısında özetle şu konulara deyinmiş;

‘’Bir kruvaziyer gemisi hayal edin.Şık yemek mekanları ve Broadway tarzı gösterilerle dolu devasa yüzen bir tatil köyü. Bu devasa gemiler, eğlence için inşa edilmiş olup, turistlerin her gün yeni yerler keşfedebilmek için limandan limana gezerler. Şimdi bu kruvaziyer gemisini, bir yük gemisi veya otomobil taşıyan bir gemi ile kıyaslayın,Biraz tuhaf gelmiyor mu? İşte bu, kruvaziyer şirketlerinin Birleşmiş Milletler'in yeni emisyon düzenlemelerine karşı çıkmak için kullandığı temel argüman.’’

Bu yılın başlarında,Birleşmiş Milletler 'in denizcilik dünyasını düzenleyen kuruluşu Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından yeni bir kural tanıtıldı. Bu kurala Karbon Yoğunluk Göstergesi (CII) adı veriliyor ve gemilerin karbon salınımını, yaptıkları "taşıma işi" miktarına göre değerlendiriyor.

Yük gemileri veya yolcu feribotları gibi gemiler için, CO2 salınımı, geminin toplam ağırlığı ve aldığı mesafe göz önünde bulundurularak hesaplanır.Ancak kruvaziyer gemileri çok uzağa seyahat etmez ve büyük bir kısmını limanda demirlemiş olarak geçirir. Cruise Lines International Association (CLIA), mevcut metriğin kruvaziyer gemilerinin özgün yapısını hesaba katmadığını savunuyor.

Dahası, kruvaziyer gemileri çoğu zaman limanda uzun süre kalır ve turistlerin yerel bölgeyi keşfetmelerine izin verir. Ancak mevcut CII kuralı, limanda bekleme süresini emisyon salınımı açısından yüksek buluyor. CLIA, gemiler limanda iken karbon salınımının seyir halindekşnden daha düşük olduğunu savunuyor.

CLIA, mevcut kuralın gemilerin liman süresini azaltmaya ve daha uzun mesafeler seyahat etmeye teşvik eden haksız bir yaptırım oluşturduğuna inanıyor, bu da toplam salınımı artırsa bile CII üzerinde daha iyi bir puan elde etmelerine yol açabiliyor.

Pratik bir örnek vermek gerekirse, filonun en hızlı ve en verimli kruvaziyer gemisini düşünün. Ancak gemi, liman aramaları arasındaki mesafelerin kısa olduğu bir rotada faaliyet gösteriyor ve limanda uzun süre kalıyor. Mevcut CII hesaplamasına göre, bu gemi düşük bir puan alacaktır. Carnival Corp (dünyanın en büyük kruvaziyer gemisi sahibi ve işletmecisi), farklı bir yaklaşım öneriyor. Bireysel gemileri değerlendirmek yerine, IMO'dan tüm filoların karbon yoğunluğunu değerlendirmesini istiyorlar.

Konrad Özetle yazısında Cruise Şirketlerinin seyir mesafesi açısından diğer gemilerle kendilerini kıyaslamalarını ve filo üzerinden CII hesaplarını doğru bulmuyor. Çünkü tatil gemileri asıl limanda kaldıkları süre boyunca ve limana yanaştıkları manevralara esnasında büyük oranda zararlı gaz salınımı yaparlar.IMO’nun CII indeks hesabının bu anlamda doğru olduğunu Cruise Şirketlerinin kendilerini sürekli seyir halinde olan farklı tür gemilerle kıyaslamasının akılcı bir durum olmadığını söylüyor.

The Guardian'ın yeşil seyahat köşe yazarı Richard Hammond ise köşesinde konu ile alakalı;

"Kruvaziyer endüstrisinin atık su arıtma ve bertaraf konusunda zayıf bir sicili vardır ve bu nedenle çevre dostu bir seyahat şekli olarak kabul edilebilmek için harekete geçmek zorundadır.’’ Diyor.

Responsible Travel'dan Justin Francis:

"Bir geminin, uzun mesafeli bir uçuştan daha az karbon dioksit yayacağını doğal olarak düşünebilirsiniz, ancak durum böyle değil. Tipik bir bir haftalık kruvaziyer seyahatinde, bir gemi 50 tonun üzerinde çöp, bir milyon ton gri(atık) su, 210.000 galon atık su ve 35.000 galon petrolle kirlenmiş su bırakır. Bunların bir kısmı okyanusa pompalanırken, bazıları geri dönüştürülür. İnsanlar basit cevaplar, basit çözümler istiyorlar.

Overboard: The stories cruise lines don't want told adlı kitabın yazarı Gwyn Topham:

"Kilometre başına, kruvaziyer seyahatinin karbon ayak izi uçak seyahaetine göre daha kötüdür ve birçok yolcu kruvaziyere katılmak için uçakla seyahat eder. Birkaç yıl önce büyük kruvaziyer şirketleri ABD'de suları kirlettikleri için büyük cezalara çarptırıldılar.Çevreciler genellikle yeni inşa gemilerin daha çevreci olduğu konusunda hemfikir olsalar da, eski gemileri uyarlamak uzun zaman alır ve daha temiz yakıt, daha iyi atık işleme sistemleri gibi birçok alanda çevreci örgütler kruvaziyer şirketlerinin yeterince çaba göstermediğini düşünüyor."

Tourism Concern direktörü Tricia Barnett:

"Cruise Gemileri daha çevreci değil ve bu yalnızca karbon salınımıyla ilgili daha geniş bir sorun yaratıyor. Kruvaziyer gemileri, her şeyin gemiye bineceği ultimate her şey dahil tatil deneyimine sahiptir. Bu yüzden limana yanaştığınızda yerel halk için faydalar minumumdur, ancak geminin geride bıraktığı atıklarla başa çıkmak zorundadırlar. Gemideyken, herkesin beklediği hizmetleri sağlamak için büyük miktarda elektrik kullanılacaktır."

Buradan anlaşılıyor ki Cruise Şirketleri limandan elektrik almak ve yenilenebilir enerji kullanmak yerine IMO ile CII Indeks hesabında pazarlık yapmayı daha akılcı buluyor.

Tekrar ülkemize dönersek,Gemi tipleri içerisinde en fazla makine gücüne sahip olan gemi tipi kruvaziyer gemileridir. Özgül salım miktarı makine gücüyle doğru orantılı arttığı düşünülürse atmosfere salınan toplam emisyonda artacaktır. Kuşadası limanı her yıl yaklaşık 150’den fazla farklı gemiye 400-500 arasında değişen sefer sayısına bağlı olarak hizmet vermektedir. Atmosfere salınan egzoz emisyonları ilçenin hava kalitesine her yıl sadece manevralarda 2.500 tondan fazla farklı sera gazı salmaktadır.

Başta Cruise Gemileri olmak üzere tüm gemi çeşitlerinin kıyıdan elektrik almak için alt yapılarını bir an önce hazırlaması ve buna bağlı olarak liman işletmelerinin de bu konuda Cold Ironing altyapılarını hazırlaması gerekmektedir.

IMO’ya dünyayı daha güzel bir yere çevirmek için devlerle savaştığı bu yolda başarılar dilerim.

Murat Ali Tutar

THE CRUISE LIFE