İbrahim Kocamış

Tarih: 23.12.2016 16:50

Rotadan çıktık diye pes mi edeceğiz?

Facebook Twitter Linked-in

Turizm sektörü kan ağlıyor. Ağlamakta da haklı. Yapılan yatırımlar, bağlanan umutlar, koyulan hedefler püf diye yok oluyor. Durum cruise tarafı için de aynı? Hatta bu senaryo daha da vahim. Çünkü bu tarafta Arap Yarımadasına bağlayacağımız bir umudumuz yok!


Kuşkusuz Türkiye güçlü bir ülke ama ne yazık ki öyle bir yaraya sahip ki durmadan kanıyor. Ülke imajımızın yurt dışındaki kaybı akıl almaz ölçülerde ve nedense üzerine düşülmüyor. Turistler geçmişte bilmedikleri Türkiye'den çekinirken artık bizden deli gibi korkuyorlar.  Çünkü mevzu bahis konu terör eylemleri ve masum insanların yaşamları. Peki, bu olaylar yurt dışında olmuyor mu? Olmaz olur mu, tabii ki oluyor. Fark tam da burada zaten. Hem bu olaylar sayısal bazda daha az vuku buluyor, hem de ülkeyi yöneten erkin duruşu o kadar sağlam ki resmen dünyaya güven pompalanıyor.

İstanbul'a gelen cruise sayısı 45

Şimdi biraz rakamlarla konuşalım: Çok değil geçen sene İstanbul'a gelen cruise gemisi 345'ti, bu vesileyle gelen turist sayısı ise 100 bin 734'tü. Bu yılın ilk 9 ayında gemi sayısı 300 adet azaldı. Bu demek oluyor ki, sadece 45 gemi İstanbul'a uğradı. Bu akıl almaz bir tablo? Kayıp o kadar fazla ki bu konuda cümle kurmaya gerek bile yok! Ama değinmek istediğim bir nokta var. O da şu; cruise gemisinin uğramamasının yansıması bu kadarla kalmıyor. Bu en başta Kapalışarşı'da yıkıma neden oldu. 3 bin 600 dükkanın 600'ü çoktan kapandı. 900'ü ise hala direniyor ama ha kapandı, ha kapanacak durumda.

İki yılda 1.1 milyon cruise yolcusu kaybettik

Ege'de durum nasıl, diye bakarsak; İzmir'in son üç yılda kaybettiği turist sayısının 686 bin 468 olduğunu görüyoruz. İzmir'e gelen yabancı ziyaretçi sayısındaki daralma 2016'nın 10 ayında %43,5. Bu kaybın %39,6'sı da cruise yolcudan kaynaklı. 2015'te 197 bin cruise turisti ağırlayan İzmir, 2016'nın 10 ayında sadece 2 bin 400 kişiyi ağırlayabildi. Genel anlamda Türkiye'nin cruise'da yaşadığı daralma ise 2016'nın 10 aylık döneminde %66. Sadece iki yılda kaybettiğimiz cruise turist 1.1 milyonun üstünde. Esasen bu ne bir duraklama, ne bir daralma, bu başlı başına bir çöküş!

Böyle elimiz kolumuz bağlı mı duracağız'

Peki ne yapacağız? Şuanda da yaptığımız gibi elimiz kolumuz bağlı beklemeyi mi tercih edeceğiz? Yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu gerçekten? Ülkemizi gezmeye gelen turistin can güvenliğini garanti altına alamıyor muyuz'  Güvenli hatlar oluşturamıyor muyuz? Gönül elbette ülkemizin her bir karış toprağının güvenli olmasından yana lakin mevcut konjonktürde pek olası görünmüyor.

Devlet erkinin sesi daha fazla çıkmalı

Yurt dışındaki fuarlara, kongrelere, konferanslara devlet erki ile birlikte katılıp ülkemizin 'güvenli? olduğunu dile getiremez miyiz? Gelecek turiste devlet güvencesi sunamaz mıyız? Bunu turizm sektöründeki şirketlerimiz ellerinden geldiğince yapıyor yapmasına ama burada sizce de kocaman bir eksiklik yok mu? Ülkeyi yönetenlerin yokluğu hissedilmiyor mu'

Yoksa kendimize mi inanmıyoruz'

Kısaca demem o ki biz geleceği olmayan bir ülke değiliz. Neden böyle davranıyoruz? Devlet, neden hem kendi halkına, hem de dünyaya haykıramıyor bunu? Niçin Batı'nın çizdiği portreye uygun davranıyor, niye kuralları biz koyamıyoruz? Acaba kendimize mi inanmıyoruz, ne dersiniz'

Kabin satmak günü kurtarmıyor artık!

Eksikliği hissedilen sadece devlet erki değil elbet! Türkiye'de temsilcilikleri olan cruise firmalarının acenteleri, kendi imkanları çerçevesinde ülke turizmi için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama cevaplanması gereken soru şu; yeterli mi? Kuşkusuz hayır. Reklamlardaki tüm çaba; kabin satmak üzerine kurulu. 'Bu sadece günü kurtarır', diyeceğim artık günde kurtulamıyor. Kamuoyu yaratmak, cruise'u cazip hale getirmek, sevdirmek için kabin satmak pek mantıklı gelmiyor bana. Bu noktada yapılabilecek en güzel hamle; bir olmak.

Hem kel, hem foduluz

Diğer taraftan turizm ülkesiyiz, cruise için biçilmiş kaftanız? Klişe olacak ama üç tarafımız denizlerle çevrili, tarihin, doğanın, kültürün cennetiyiz ama cruise'un yanaşacağı liman yetersizliğimiz bir türlü çözülemiyor. Var olan limanlarımızı yeterli olmadığı gibi liman ücretlerimiz resmen cep yakıyor. Amiyane olacak ama hem kel hem foduluz? Bu yolda ilerlemeye devam edersek kaybeden sadece biz olacağız!

Bu utanç bize yetsin!

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın ev sahipliğinde 4-6 Kasım'da IMO Dünya Denizcilik Gününün yan etkinliği vesilesiyle bir misafirimiz geldi. Gelen kişi Uluslararası Kruvaziyer Hatları Birliği (CLIA) Kıdemli Başkan Yardımcısı Charles Bud Darr'dı. Adamcağız davete icabet etti, yani kibarlık onda kaldı. Bizde kalan ne oldu dersiniz? Ağırlamayı, toplantıya katılmayı kenara bıraktım, bir hoşgeldiniz bile demedik! Çok merak ediyorum, TÜRSAB'dan veya Türkiye'de temsilciliği olan acente müdürlerinden hangisi katıldı bu etkinliğe, kim yaptı ev sahipliğini'

İbrahim Kocamış THE CRUISE LIFE


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —