Turizmcinin morali yüksek. 2018
sezonunu iyileşme yılı olarak gördüklerini belirten AKTOB Başkanı Dr. Erkan
Yağcı, görüşlerini özetlerken ?Zorlayıcı günlerin yaralarını sardık. Rakamsal
olarak olumlu sinyaller geliyor? diyor.
TÜRKİYE
ekonomisinin amiral gemisi olan turizm sektörü, son yıllarda diplomatik
krizler, terör saldırıları ve yakın coğrafyadaki savaşlar iyle aldığı
yaraları 2018?de sarmayı hedefliyor. Sektör temsilcileri, bu bağlamda
belirlenen yol haritasını adım adım takip ediyor. Görünen o ki 2018 yılında
turizmin soluk alacağı aşikar. Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB)
Başkanı Dr. Erkan Yağcı, soruları yanıtlarken, öncelikli
hedeflerden söz ediyor ve ?2018 yılında Avrupa Pazarı?na odaklanarak bu pazarı
toparlamamız gerekiyor? diyor.
2018 turizmi
için ?Olumlu sinyaller geliyor? ifadesini kullandınız. Konuyu açar mısınız?
2016 yılını
turizmin türbülansa girdiği bir yıl olarak ifade etmiştim. Bu türbülanstan
hızlıca çıkmanın hem turizm gelişimi hem de kalıcı hasarların oluşmaması için
2017 yılının büyüme yılı olması gerekliliğinin farkındaydık. Ülkemiz turizmi
2016 krizinin ardından yüzde 28 gelişme göstererek sıkıntılı bir eşiği aşarak
eski büyüme trendine girmeye başladı. Almanya, İskandinav ülkeleri hariç
tüm pazarlarda 2017 yılında büyüme kaydettik. Bu demek oluyor ki, pazarlarda
iyileşme süreci söz konusu. Rakamsal olarak da bakacak olursak eğer 2015
yılında ilimize gelen yolcu sayısı 11 milyon 331 bin 840, 2016 yılında 6 milyon
425 bin 835 iken, 2017 yılında bu rakam 10 milyon bin 49?a ulaştı. 2018
yılının henüz ilk 2 ayı geçmiş olmasına rağmen 2017 yılının ilk iki ayına göre
yüzde 25 artış bulunmakta. 2017 ve devamında sürdürmemiz gereken bir büyüme
ivmesi var. Yaşanan krizlerden sonra Türkiye?nin sahip ğu negatif algının
yavaş yavaş eridiği ve talebin eski seviyesine yavaş yavaş ulaşmaya başladığı
aşikar. Bu sebeple 2018 yılı ve sonrası için, öngörülemezliğin vermiş ğu,
dünyanın günlük ve anlık değiştiği şartlarda bugünün koşullarına göre, rakamsal
bazda olumlu sinyaller gelmekte.
2018
Türkiye turizmi için iyileşme yılı mı? Görüşleriniz nedir?
2018 yılının
tamamen iyileşme yılı olacağını düşünüyorum. 2016 yılı, yaşanan krizler
neticesinde sektörün çok ciddi yaralar aldığı ve her şeyin yeniden formatlandığı
bir yıldı. İşimizin doğasının değiştiği bir dönüm noktasıydı. 2017 yılı ise
yaraları sarma yılıydı. Sektördeki tüm paydaşlar aynı gemide ğunun
farkındaydı. Ülke turizmi kazanırsa herkes kazanır. Burada kaybediyorsak hep
beraber kaybediyoruz. Herkes bunun farkındaydı ve bu süreci birlik içinde
geçirerek tüm paydaşların çabası ile büyüme trendine girildi. 2018 yılında ise
bu bağlamda iyileşmenin daha iyi olacağını düşünmekteyim. Gerçekten zorlayıcı
günler geçirdik, her gün bilinmezlikle yaşadık ve sektör olarak çok ciddi
yaralar aldık. Yaralarımızı sardık ve sonucunda iyileşme sürecine girip eski
günlerimizdeki rakamlarımızı yakalamak üzereyiz.
Daralan AB
pazarlarının artması için belirlenen yol haritası nedir?
Tanıtım ve algı
yönetimi çok önemli. Maalesef ki ülkemiz ile ilgili negatif bir takım algılar
oluştu. Çok ciddi stratejiler geliştirmemiz gerekiyor. Ama bunu özel
sektörün tek başına yapması zor. Kamu sektörüyle entegre bir şekilde bu
geliştirilebilir. Türkiye?deki asıl sorun pazarların yeterli hacme
ulaşmamasıdır. Gelen turistlerin yüzde 50-55?i iki pazarda kalmış durumda.
Diğer kaynakları yani turizm pazarlarındaki hacmimizi arttırmamız gerekiyor.
Ayrıca aynı şekilde bizim turizm çeşitlendirmemiz var, ama hacimleri
yeterli değil. Somut hedefler koymalıyız. Hem Türkiye için hem de Antalya için
farklı farklı stratejiler oluşturmalıyız. Her türlü milletin, özellikle
Avrupalı misafirlerin beklentilerine karşılayacak her türlü tesise, çeşitliliğe
ve imkana sahibiz. Tek yapmamız gereken sürekli tanıtım ve algı
çalışması. Bunun gerçekleşmesi için, kamu ve özel sektör işbirliğini
sürekli kılmak gerekir.
Almanya
pazarında yaşanan daralma 2018 sezonunda ne olur?
2017 Ocak
itibariyle Almanya pazarında yüzde 50 eksiyle başladık. Aralık ayı sonunda ise
Antalya, 2017 yılını 2016 yılına oranla yüzde 16 eksi ile kapattı. 2018
yılında Almanya pazarında mutlaka yükselişe geçmemiz gerekiyor. Almanya?dan
2015 yılında 3 milyon turist gelirken 2017 yıl sonunda bu rakam 1milyon 700
bine düştü. Bu ay içerisinde gerçekleştirilen ITB fuarı gayet olumlu geçti.
Beklentimiz yaşanan daralmanın bu yıl itibari ile durup yükselişe
geçmesi. Herhangi bir aksilik yaşanmaz ise bu yıl Almanya pazarında
büyüme yılı olacaktır. Alman misafirlerin tatil isteklerini rezervasyona
dönüştürme noktasında sıkıntıları vardı. Fakat neticede Türkiye?nin Alman
misafirlerin yıllar yılı favori tatil beldesi ğu gerçeğimiz var. Bu yıl
erken rezervasyon oranlarında yüzde 50 - 80 arasında artış söz konusu. Bu
eğilim devam ederse yılsonunda Almanya pazarında da ciddi bir artış yakalamış
olacağız.
Antalya,
2014-2015 yılındaki talep yapısını yakalayacak mı?
2014 yılında
ilimize gelen yolcu sayısı 11 milyon 942 bin 183, 2015 yılında ise 11 milyon
331 bin 840, 2016 yılında 6 milyon 425 bin 835 iken, 2017 yılında bu rakam 10
milyon bin 49?a ulaştı. Şunu söyleyebiliriz, 2014 ve 2015 yılına göre 2017
yılında artış yaşanmadı fakat eski büyüme trendinde olmamız sebebiyle, 2018
yılı sonunda 2014 ve 2015 yılındaki turist sayısı rakamlarına ulaşacağımızı düşünmekteyim.
Bu noktada yönelmemiz gereken asıl konu, talebin tekrar istediğimiz seviyelerde
Türkiye?ye yönelmesi. Bu olursa hem fiyatlar hem misafir çeşitliliği eski
seviyesine yükselecektir. Daha öncede belirtmiştim, Antalya?yı
keşfedilmemiş bir potansiyel olarak görüyorum ve yaptığımız görüşmelerde hep
dile getiriyorum. Euromonitörün yayınladığı verilere göre Antalya, dünyada en
fazla yabancı ziyaretçi çeken 12?nci şehir ama maalesef dünyada turistik
destinasyonlar veya şehirler sıralanırken genelde Antalya`yı bazı kurumlar
alıyor, bazıları almıyor. 12 milyon yabancı turistin geldiği bir şehrin dünyada
konuşuluyor olması gerekir. Antalya`nın çok daha farklı bir vizyonu, farklı bir
konumu olmalıdır. Antalya, çok rahat 20 milyon yabancı turist sayısına yaklaşacak
kapasiteye sahiptir. Bu le bizim orta dönem hedefimiz 20 milyonluk yabancı
turisti Antalya?ya çekmek olmalıdır. Bu sebeple hedefimiz 2014 ? 2015
rakamlarına ulaşmanın ötesinde o rakamların üzerine çıkmak olmalıdır,
tanıtımımın gücü de asıl bu noktada önem kazanmakta.
Fiyat
politikasında yeniden yapılandırmaya gidilecek mi?
Başlıca kriter
esasında misafir sıkıntısı yaşamayacak olmamız yani talebin ana pazarlar ve
diğer pazarlarda istediğimiz seviyelerde olmasıdır. Her ne kadar doluluklar
eski ivmesini yakalamaya başlasa da yüksek doluluklara ulaşılması için
sunulan fazla uygun fiyatların sürdürülebilir olması pek mümkün değildir. Bu
sebeple fiyatların kademeli olarak arttırılması gerekmektedir. Bizim
turizm gelirimizi dünya ortalamasının üzerine çıkartmamız
gereklidir. Burada kademeli bir artıştan söz ettiğimiz için, gelen
turistlerin rakamlarına direk etki etmeyeceğini düşünmekteyim. Ayrıca
ekonomik duruma da bakarsak, bize rekabet avantajı veren hizmet içeriğimizdeki
zenginlik, çeşitlilik ve görece ekonomik olma durumunda da konuşmamız gereken
bazı gerçekler vardır. Malum; bir kısmı yetersiz arz ve artan fiyatlar, bir
kısmı da yanlış politikalardan dolayı, işletme maliyetlerimiz yükselmektedir.
Öyle ki maliyetlerimiz, enflasyonun 3-4 puan yukarısındadır. Bu sebeple
sektör, ister istemez fiyat politikasında yeniden yapılandırmaya gitmek
durumunda kalacaktır.
2018 sezonu
için erken rezervasyonlar başladı mı?
Geçirmiş
ğumuz zorlu sezon sonrasında 2017 yılında büyüme evresine girdik. 2018 yılı
erken rezervasyon rakamları şuan için 2017 sezonunu geçmiş olarak seyir
etmekte. Bizlerin hiçbir zaman erken rezervasyon gelmemesi ile ilgili
sıkıntımız olmadı. Sıkıntımız gelen rezervasyon iptalleri ya da içerisinde
bulunduğumuz döneme ait beklediğimiz oranda rezervasyon gelmemesiydi. Şu an
erken rezervasyonlar başladı, 2015 yılındaki seviyelere yaklaşmış durumdayız.
Bu sebeple erken rezervasyonlar başladı diyebiliriz.
Sektör 2017?de
yakaladığı büyüme trendini yakalar mı?
2017 yılında
yakalanan büyüme trendinin devamı için her daim devam eden tanıtım ataklarımız
bulunmakta. Fuar katılımlarımız, algıya yönelik çalışmalarımız ve sunulan ürün
ve hizmet çeşitliliğimiz devam etmekte. Ayrıca yöneldiğimiz turizm
çeşitlendirmemiz var. Spor turizmi, doğa turizmi gibi oluşabilecek her türlü
talebe cevap verebilecek bir bölgedeyiz. Kriz dönemi sonrasında
büyüme dönemine girmemizde büyük payı olan İç pazardan da bahsetmeden olmaz. Tüm
turizm ülkelerine bakarsak iç turizm hareketi, dış turizmi olumlu etkilemiştir.
Kendi vatandaşınız ülke içinde seyahat etmiyorsa turizm ülkesi olamazsınız. Son
10 yılda bunun ülkemizde başarıldığını gördük. Burada önemli olan uygun
koşullarda uçuş ağının oluşturulması, karayollarının oluşturulması ve her
bütçeye uygun tesislerin olmasıdır. Türkiye`de konaklama sektöründe şu anda 3
bin 500?den fazla turistik tesis var. Bu da bu hareketin oluşmasına çok ciddi
bir ivme katıyor. Şu an gelinen nokta yeterli mi? Değil. Türkiye nüfusunu
80 milyona taşımış bir ülkedir. 80 milyonun yaşadığı bir ülkede iç turizmin çok
daha farklı bir noktaya gelmesi gerekir. İç turizm ne kadar güçlüyse dış turizm
hareketi o kadar kolaylaşır. Dolayısıyla bunun bir katalizör etkisi de var ve
desteklenmesi gereken bir konudur. Tur operatörlerimizin desteği ile iç pazarın
gücünü arttıracak. ?Antalya Seni Bekliyor? kampanyamız örnek olarak
gösterilebilir. Türkiye?nin kendi vatandaşlarının da yıl boyunca seyahat
edebilecekleri bir turizm yapısına sahip olması amacıyla çalışmalar
yürütülmektedir. Yalnızca dış pazarlara tanıtıma değil, iç pazarı
hareketlendirmeye yönelik kampanyalara da devam edeceğiz.
Turizm ile
ilgili genel görüşleriniz?
Türkiye bir
turizm ülkesidir. Bu olgunun hiçbir zaman değişmemesi gerekmektedir. Turizmin
tüm dünyada hem ekonomik hem sosyal etkilerinin farkına varıldığı bir dönemde ,
Türkiye?nin doğal bir turizm ülkesi olma yolunda, turizmi devlet
politikalarında daha farklı bir yere konumlandırması gerekmektedir. Biz şunu
çok iyi biliyoruz ki, Türkiye ve Antalya hala turizmdeki gerçek potansiyeline
ulaşabilmiş değil. Türkiye rahatlıkla 60-65 milyon yabancı turist sayısına
ulaşabilecek ve Antalya rahatlıkla 20 milyon yabancı turist sayısına
ulaşabilecek kapasite, alt yapı ve bilgi birikimine sahiptir. Bu noktada
turizmin Türkiye ekonomisinde stratejik ve milli bir sektör olarak
konumlandırılması çok önemlidir. Türkiye turizm tarihine bakarsak, turizmin
büyüme modeli kamu ? özel sektör işbirliği üzerine kurulmuş ve bugüne kadar
devam etmiştir. Bu işbirliğinin sağlamış ğu katkı yadsınamayacak kadar
önemlidir. Dolayısıyla, kamu ? özel sektör işbirliği ve iletişimi sektörün
geleceği için son derece önemlidir. Teşekkür ederim.
Kaynak: Antalya Ekspres