CRUISE HİKAYELERİ 21.11.2017 14:07:13 0

Tezatların en güzel uyumu

Şehri boydan boya kat eden Thames Nehri?ne rağmen dünyanın ilk metro ağını kuran, en hızlı temposunda akarken yemyeşil parklarında bir anda sakinleyen, çok fazla kültürü içinde barındıran ve kozmopolit denince akla ilk gelen şehirlerden biri: Londra! İşte

Tezatların en güzel uyumu

İlk gelişimde altını üstüne getirdiğim halde bir defa gelmenin asla yeterli olmayacağını, Londra`ya ikinci gelişimde anlayabildim. Tezatlarıyla şaşırtmaya devam ederken, tenisle özdeşlemiş bir şehirde, ATP Finalleri?ni O2 Arena?da muhteşem bir atmosferde izlemek ise unutmayacağım deneyimlerden bir tanesi . Mark Twain?in dediği gibi ?Öğrenmek istiyorsan seyahat etmelisin.?

Londra denince akla ilk gelen, artık ikonikleşen ve mutlaka görülmesi gereken yerlerde ilk sırada Buckingham Sarayı, Westminister Sarayı, Big Ben ve London Eye var. Nehir deltasındaki şehir dümdüz ğu için rahat bir ayakkabı tercih edip yürüyerek keşfetmenizi tavsiye ederim. 

Buckingham Sarayı?nda İngiliz askerlerin nöbet değişimi seramonisini izledikten sonra Wesminister Sarayı?na doğru parkların içinden geçerek yürüyebilir, Big Ben?in oradaki ikonik kırmızı telefon kulübelerinden birinde bir fotoğraf çekip yine ikonik kırmızı otobüslerin yanından, köprülerin birinden geçip nehir kenarından ilerleyerek Avrupa?daki en yüksek dönmedolap London Eye?a nehrin karşısından el sallayabilirsiniz. 

 Bu tura dahil edemezseniz de Tower Bridge-Kule Köprüsü?nü es geçmeyin. Thames Nehri?ne anlam katan, 70. Kattan bile mavileriyle göz kamaştıran bir köprü. Bütün bunları yaparken aniden bir yağmur bulutuyla karşılaşmazsanız, şanslı gününüzdesiniz. Eğer yine şanslıysanız ve sisli bir gün değilse bu turu günbatımından hemen önce yaparsanız altın ışıklarıyla çok güzel manzaralar eşliğinde yapabilirsiniz.

Londra denince akla ilk gelenlerden değil belki ama Aşk Engel Tanımaz-Notting Hill filminin geçtiği rengarenk evleri, antikacıları ve sevimli kafeleriyle Londra?da en sevdiğim yerlerden biri Notting Hill. 

Filmi yıllar önce daha küçücükken izlemiş, o sokaklarda dolaşmanın hayalini kurmuştum ve bugün hâlâ o atmosferin hiç bozulmadığını görmek, sokaklarında kaybolmak, Portobello Pazarı?ndaki tasarım dükkanlarını gezmek ve saatler meşhur beş çayını gösterdiğinde bir kafede çayıma süt ekleyerek içmek, Londra?yı sevmek için bir daha.

Bunca kültürü bir arada barındıran bir şehirde; sokak marketlerinin ne kadar çeşitli, renkli ve lezzetli olacağını tahmin bile demezsiniz! Bazı marketler haftanın her günü açık ve özellikle öğle arasında sandviçini alıp parklarda veya nehir kenarında yiyen insanların sayısı çok fazla. Bazı pazarlar ise belli günlerde kuruluyor, örneğin 1000 yıllık Borough Market?te hemen hemen her mutfaktan farklı lezzetleri ve cazip sunumlarıyla bulabilirsiniz. Her köşeye zaman ayırmak isterken şehrin bu enerjisi sizi yormuyor, aksine enerji katıyor.


Dünyanın en eski ve prestijli tenis turnuvası Wimbledon?a ev sahipliği yaptığı için tenisin en çok özdeşleştiği ve coşkuyla izlendiği şehirlerden de bir tanesi.  Bu yıl dünya sıralamasındaki ilk sekiz tenisçiyi izlemek hiç unutmayacağımız deneyimlerden bir tanesi . Şimdiden belki bir gün Wimbledon Tenis Turnuvası?nı da canlı izleyebilmenin hayallerini kurmaya başladık. Ve artık biliyoruz ki, ?Londra seni çağırıyor? demelerinin bir sebebi var: Londra için daima ?bir sonraki sefer? olacak. (Yazı -Fotoğraflar: Elvin Levinler)


THE CRUISE LIFE